Diyabetin komplikasyonları olarak ortaya çıkan sinir tahribatı ve tıkayıcı damar hastalığı sonucunda oluşan iskemi(kan akımının azalması) zemininde, aşırı basıncın etkisiyle oluşan ayak yarası ve bunun üzerine eklenen enfeksiyon ile birlikte oluşan klinik duruma diyabetik ayak denir.Diyabet hastalarının beşte birinde hayatlarının bir döneminde ayakta geçmeyen yara, ülser veya enfeksiyon gelişir. Özellikle diyabetik ayak, hastaların hastaneye başvurma nedenlerinin yüzde 20’sini oluşturmaktadır. Buna ek olarak, amputasyon ameliyatlarının yüzde 50-70’ini diyabetli hastalar oluşturmaktadır.
Diyabetik ayak yaralarının, damar tıkanıklığı ve sinir harabiyeti olmak üzere iki önemli nedeni bulunuyor. Diyabetin komplikasyonları olarak ortaya çıkan sinir tahribatı ve tıkayıcı damar hastalığının en çok etkilediği organ, hastanın alt ekstremitesidir.
Nöropati diyabetik ayak lezyonunun başlamasında önde gelen nedendir. Hastaneye yatırılan hastaların çoğunda çarpma, vurma, batma, yanma v.b gibi hastaların farkına varamadıkları bir fiziksel etkenin yarayı başlattığı anlaşılmıştır. Hastalar genellikle duyu kaybı nedeniyle yaralanmayı erken dönemde fark edemez ve ayakta kalmaya, yürümeye devam ederler. Bu da ilerleyici doku hasarına yol açar.
Nöropatik, iskemik ve nöro-iskemik olarak sınıflandırılan diyabetik ayak ülserlerinin akıbetini belirleyen en önemli etken periferik arter hastalığıdır. Diyabetik ayak ülserinde damar hasarı makro ve mikro damar tutulumu şeklinde olabilir.
Yaygın Risk Faktörleri | Açıklama |
Periferik Nöropati | Hastanın ayağında duyusal uyaranlara (üşüme, karıncalanma, yanma, dokunma gibi) karşı hissizlik/duyarsızlık. Parmak uçlarından başlayarak uzvun başlangıcına doğru yayılan ağrılar görülebilir |
Periferik Arter Hastalığı | Periferik arter hastalığı, bacak bölgesinde yer alan atardamarların tıkanması veya daralması olarak ifade edilmektedir. Diyabetik rahatsızlığı olan bireylerde periferik arter hastalığının gelişmesi diyabetik rahatsızlık yaşamayanlara göre dört kat fazladır. Söz konusu oran diyabet süresinin uzunluğu ve yaş faktörüne göre artış göstermektedir |
Enfeksiyon | Diyabetik ayak yaralarında enfeksiyon oluşumu sonucunda ödem, kötü koku, irin belirtileri görülmektedir. Ancak bireyler hissizlik (nöropati) nedenine bağlı olarak deride meydana gelen nekrozu hissetmeyebilirler. Nöropatiye bağlı olarak enfeksiyon tabanlı ağrı ve sıcaklık artışları hissedilmeyebilir |
Diyabet Süresi | Diyabetik ayak yaralarının oluşmasında etkili olan risk faktörlerinden bir diğeri ise diyabet hastalığının süresidir. |
Diyabete Bağlı Diğer Komplikasyonların Varlığı | Diyabetik ayak yaralarının oluşumunda diyabet hastalığına bağlı diğer komplikasyonların varlığı da etkilidir. |
Uygun Ayakkabı Seçimi | Duyu kaybı olan nöropatik ayaklarda oluşan kemik çıkıntılarına uygulanan baskı cilt sorunlarına neden olabilir. Uygun olmayan ayakkabı seçimi sonucunda bölgeye uygulanan baskı artmakta ve bu durum ise cilt ülserine neden olabilmektedir. |
Cinsiyet | Erkeklerde kadınlara oranla ayak basıncının daha yüksek olması, erkek bireylerde ülser oluşma riskini yüksek olmasına neden olmaktadır. |
Sigara Kullanımı | Diyabetik ayak yaraları için bağımsız bir risk faktörüdür. |
Ayak Bakım Sağlığına Dikkat Edilmemesi | Ayak bakım sağlığına dikkat edilmesi ve düzenli olarak gerçekleştirilmesi diyabetik ayak yaralarının önlenmesinde oldukça önemlidir. |
Kontrol Altında Tutulmayan Kan Şekeri Düzeyi | Diyabetik ayak yaralarının gelişmesinin nedenlerinde bir diğeri ise kandaki şeker düzeyi kontrolünün sağlanmamasıdır. |
Tramva | Nöropati oluşumuna bağlı olarak hastalar küçük ya da büyük travmaların farkına varamamak tadırlar. Tekrarlı olarak meydana gelen travmalar diyabetik ayak yaralarının diğer deyişle ülserinin kronikleşmesine neden olabilecek bir risk faktörüdür. |
Diyabetik ayak enfeksiyonu rahatsızlığının ilerlemesi ile birlikte kan dolaşımına sıçraması ve hayatı tehdit edebilecek sepsis denen duruma neden olması sonucunda görülebilecek belirtiler:
Diyabet hastalarında otonom nöropatiye bağlı terleme mekanizmasının bozulmasıyla oluşan ayaktaki kuruluk, ciltte çatlaklar, yarıklar ve nasır oluşmasına neden olur. Bu çatlak ve yarıklar mantar ve diğer enfeksiyon ajanları için giriş noktasıdır. Enfeksiyon, çatlakların büyümesi ve derinleşmesine yol açar. Duyusal sinirlerde yine diyabete bağlı gelişen harabiyet (diyabetik duyusal nöropati) sonucunda hasta ayağındaki enfeksiyon kapmış yarayı ve ağrıyı hissetmez. Yara büyüyüp enfeksiyon arttığında, dışarı olan akıntı ile beraber hasta yaranın farkına farkına vardığında, yara çoktan ayağı ve bacağı tehdit edici hale gelmiş olur. Diyabete bağlı gelişen damar harabiyeti sonucunda da ayağın yeteri kadar kanlanmaması nedeniyle yara iyileşmesi gecikir.
Diyabetik yaranın evreleri vardır. Diyabetik ayak evreleri Wagner Sınıflandırmasına göre şöyle sıralanır:
Evre 0: Sağlıklı cilt
Evre 1: Yüzeyel ülser
Evre 2: Derin ülser
Evre 3: Kemik tutulumu olan ülser
Evre 4: Ön ayak (parmaklar/ayak ucu) kangreni
Evre 5: Tüm ayak kangreni
Diyabetik ayak tedavisinde öncelikle mevcut durumun tam olarak ortaya konması gerekmektedir. Öncelikle diyabetik ayak yarasına neden olan risk faktörlerinin ortaya konması ve yaranın sınıflandırılması sonrası tedavi algoritması oluşturulması gerekmektedir.
Diyabete bağlı bacak damarlarındaki darlık ve tıkanıklıkların tedavisi kapalı (endovasküler) ve açık (cerrahi) olarak yapılabilir.
Diyabetik ayak yarası olan hastaların neredeyse tamamında daha büyük damarlarda da problemler görülebilmekle birlikte, mutlaka küçük diz altı ve ayak damarlarında darlık ve tıkanıklıklar ile karşılaşılmaktadır. Diz altı bölgede bacağı besleyen damar üçe ayrılarak ayağa ilerlemekte ve bu damarların ikisi ayakta birleşerek tüm ayağı ve parmakları besleyen bir kemer ve ağ oluşturmaktadır. Yara iyileşmesi için, yapılacak tedaviler ile ayağı ve parmakları besleyen en az bir damarın kanlanması sağlanmalıdır.
Endovasküler denilen kapalı yöntemler ile kasık ve/veya ayak damarları içerisinden iğne deliklerinden yapılan girişimler sonucunda, herhangi bir kesi olmadan, anjiyografi salonunda ayak beslenmesi sağlanabilir.
Gerek fizik muayene gerekse radyolojik görüntüleme yöntemleri kullanılarak yaranın derinliği enfeksiyon mevcut ise hangi kompartmanlara yayıldığı ve kemik doku tutulumu (osteomiyelit) değerlendirildikten sonra debridman planlanır. Yara tedavisinin olmazsa olmazı, en önemli kısmı debridmandır
Debridman: Ölü, kirli, mikroplarla bulaşık enfekte dokuların temizlenmesi işlemine verilen addır.
Cerrahi (Keskin) Debridman
Larval Terapi
Enzimatik Debridman
Otolitik Debridman
Kollajenaz, papain, streptokinaz ve streptodornaz kombinasyonu ve dekstranlar dahil olmak üzere çeşitli enzimatik ajanlar kullanılarak elde edilebilir.
Yara ortamının nem dengesini sağlayan pansumanların kullanımını içerir.
Böylece savunma mekanizmaları (nötrofiller, makrofajlar) vücudun enzimlerini kullanarak canlılığını kaybetmiş dokuları temizleyebilir.
Yeşil şişe sineği olarak bilinen sinek larvalarının biyolojik debridman amaçlı kullanıldığı yöntemdir.
Diyabetik hastalarda ayak enfeksiyonları, debridman ve yara bakımına ek olarak, dikkatle seçilmiş bir antibiyotik tedavisi gerektirir. Antibiyotik seçimi yaranın tipine ve yaralı dokudan alınan örneğin laboratuvar sonuçlarına göre yapılır. Diyabetik ayak enfeksiyonlarında en kısa sürede tedaviye başlanmalıdır çünkü, yumuşak dokudaki enfeksiyon hızlıca derin dokulara yayılabilir, bu da tedavinin daha güç hale gelmesine neden olur. Tedavi süresi, bir haftadan (hafif yumuşak doku enfeksiyonları için) 6 haftaya (osteomiyelit için) kadar değişir. Enfeksiyon belirtileri düzelene kadar antibiyotik tedavisine devam edilmelidir.
Diyabetik ayak yaraların ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Her pansuman debridman gerekliligi değerlendirilmeli ve gereken durumlarda ölü doku uzaklaştırılmalıdır. Öncelikle pansuman sırasında izotonik ile yara yıkanmalı ve yara nemli kalacak şekilde steril gazlar ile kapatılmalıdır. Yara çok sıkı sarılmamalı ve yaranın olduğu bölgenin hareketi kısıtlanmalıdır. Yaranın mevcut durumuna göre kullanılabilecek farklı yara örtüleri bulunmaktadır. Yaranın durumu değiştikçe kullanılan yara örtüsüde değişebilmektedir.
Enfeksiyonu tedavi edilmiş ve yeterli temiz granülasyon dokusu gelişmiş yaralar cerrahi olarak kısmi deri grefti, lokal flepler yada serbest flep cerrahi yöntemleri ile mevcut yara rekonstrükte edilmektedir.